üniversite kursu ankara






sık boğaz etmek deyimi


 Bir şey yaptırmak için birini zorlamak, baskı altına almak.?Tamam yapacağız, sık boğaz edip durmayın.?









Son Sorgulanan Deyimler

Deyim

Anlamı

 Bir şey yaptırmak için birini zorlamak, baskı altına almak.?Tamam yapacağız, sık boğaz edip durmayın.?

argo (birinin) aşırı biçimde şaşırıp telaş ve korkuya kapılmasını sağlamak.

 Birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup havaya kaldırmak.?Hep birlikte babalarını karga tulumba edip havuzun başına getirdiler.?

gerçeği söylemekten çekinmeyen, her şeyi açık açık söyleyen (kimse).

ka. kötü bir duruma, güç bir duruma düşmek.

"Araları bozulmak, bozuşmak" anlamında tehdit olarak kullanılır.

Hareketlerini düzeltmezsen külâhları değişiriz, ona göre!

Bektaşinin birisi züğürt kalmış. Hem yaz ayı hem hava çok sıcak. Orada burada gezmekten yorgun düşmüş, aç bi aç dolaşmaktan halsiz kalmış. Tam cami yanından geçerken öğle ezanı okunmaya başlamış. Cami avlusuna girip şadırvandan suyunu içmiş. Abdest alanları görünce de "Bari ben de abdest alayım. sonra da cemaatle birlikte namaz kılar, çıkışta da mendil açarım" diye düşünmüş.

O sırada bir Rum bakkal, şadırvanda terazisinin kefelerini yıkamaktaymış. O da bunaldığı için, külahını çıkarıp yanına koymuş. Bektaşî, abdest aldıktan sonra kendi külahı yerine Rum bakkalın külahını alıp başına geçirmiş. Namaz sırasında bütün cemaat, başında Rum külahıyla namaza gelen bizim Bektaşiye bakıp durmuş.

Namazdan sonra Bektaşî herkesten önce camiden çıkıp kapı önüne mendil açmış. Cemaattekiler "Bakın şu Ruma, Müslüman olmuş, hem de güzel güzel namazını kıldı." diyip keselerinde ne var ne yok Bektaşînin mendiline dökmüşler. Bu durum Bektaşînin çok hoşuna gitse de pek bi anlam verememiş. Tam mendiline sığmayan paraları külahına doldurmak için başındaki külahı çıkarınca bir de ne görsün, Külah onun külah değil. Kendi kendine "Durum şimdi anlaşıldı. Cemaat beni Rumdan dönme Müslüman zannetti. Mangırlar bu yüzden geldi, Demek ki bazen külahları değişmek gerekiyormuş" demiş.

(1) göz alıcı, çiğ, parlak pembe renk. (2) bu renkte olan. örnek: çingene pembesi bir bluz giymişti.

şaşkınlığa düşmek, örnek: Duygulu kimseler ufak bir şakayla bozuntuya uğrarlar.

"kendini yardım etmiş gibi gösteriyorsun ama beni kandıramazsın" anlamında alay yollu söylenir.

(1) bir sözcüğü doğru dürüst, yanlışsız söyleyememek, düzgün biçimde çıkaramamak, örnek: O sözcüğe dilim dönmez benim, "savcı" demek varken. (2) amacını iyi anlatamamak, yeterince anlatmayı becerememek.

beklenmedik bin anda, ansızın ölmek.

nasıl olacağını zihinde canlandırmak, düşüncede biçim vermek, tasarlamak, biçimlendirmek, düşünmek.

Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2024

Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.
anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.