İrtibatı Koparmayalım!
sık boğaz etmek deyimi
Bir şey yaptırmak için birini zorlamak, baskı altına almak.?Tamam yapacağız, sık boğaz edip durmayın.?
- eski toprak
- etliye sütlüye karışmamak
- yorgan gitti kavga bitti
- eli armut devşirmiyor ya
- ömür adam
- bit kadar
- eski çamlar bardak oldu
- eli genişlemek
- bela okumak
- biri eşikte, biri beşikte
- Allah adamı
- bire bin katmak
- arı duru
- para yapmak
- açıkta kalmak
- akla karayı seçmek
- bir dediği iki olmamak
- yarından tezi yok
- fesat kaynatmak
- madalyanın ters yüzü
- meydan okumak
- tam üstüne basmak
- eli bayraklı
- yolunu bulmak
- Allah övmüş de yaratmış
- akıl hocası
- süt dökmüş kedi gibi
- meteliğe kurşun atmak
- aklı ermek
- bir elmanın yarısı gibi
- göz gözü görmemek
- bacakları kopmak
- elini uzatmak
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
Bir şey yaptırmak için birini zorlamak, baskı altına almak.?Tamam yapacağız, sık boğaz edip durmayın.?
Birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup havaya kaldırmak.?Hep birlikte babalarını karga tulumba edip havuzun başına getirdiler.?
"Araları bozulmak, bozuşmak" anlamında tehdit olarak kullanılır.
Hareketlerini düzeltmezsen külâhları değişiriz, ona göre!
Bektaşinin birisi züğürt kalmış. Hem yaz ayı hem hava çok sıcak. Orada burada gezmekten yorgun düşmüş, aç bi aç dolaşmaktan halsiz kalmış. Tam cami yanından geçerken öğle ezanı okunmaya başlamış. Cami avlusuna girip şadırvandan suyunu içmiş. Abdest alanları görünce de "Bari ben de abdest alayım. sonra da cemaatle birlikte namaz kılar, çıkışta da mendil açarım" diye düşünmüş.
O sırada bir Rum bakkal, şadırvanda terazisinin kefelerini yıkamaktaymış. O da bunaldığı için, külahını çıkarıp yanına koymuş. Bektaşî, abdest aldıktan sonra kendi külahı yerine Rum bakkalın külahını alıp başına geçirmiş. Namaz sırasında bütün cemaat, başında Rum külahıyla namaza gelen bizim Bektaşiye bakıp durmuş.
Namazdan sonra Bektaşî herkesten önce camiden çıkıp kapı önüne mendil açmış. Cemaattekiler "Bakın şu Ruma, Müslüman olmuş, hem de güzel güzel namazını kıldı." diyip keselerinde ne var ne yok Bektaşînin mendiline dökmüşler. Bu durum Bektaşînin çok hoşuna gitse de pek bi anlam verememiş. Tam mendiline sığmayan paraları külahına doldurmak için başındaki külahı çıkarınca bir de ne görsün, Külah onun külah değil. Kendi kendine "Durum şimdi anlaşıldı. Cemaat beni Rumdan dönme Müslüman zannetti. Mangırlar bu yüzden geldi, Demek ki bazen külahları değişmek gerekiyormuş" demiş.
(1) göz alıcı, çiğ, parlak pembe renk. (2) bu renkte olan. örnek: çingene pembesi bir bluz giymişti.
"kendini yardım etmiş gibi gösteriyorsun ama beni kandıramazsın" anlamında alay yollu söylenir.
(1) bir sözcüğü doğru dürüst, yanlışsız söyleyememek, düzgün biçimde çıkaramamak, örnek: O sözcüğe dilim dönmez benim, "savcı" demek varken. (2) amacını iyi anlatamamak, yeterince anlatmayı becerememek.
nasıl olacağını zihinde canlandırmak, düşüncede biçim vermek, tasarlamak, biçimlendirmek, düşünmek.
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2024
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.